Eğitmenlerimiz
Bakiye DURAN
Ultra Maratoncu
Hayatı memlekete ilham olacak bir mücadele öyküsüdür. En az 50 kilometrelik koşuların sporcusudur.
1959’da Samsun’un Hilmiye Köyü’nde doğan, köyünden okula gidebilen ilk kız çocuğudur. Ağabeyleriyle dağları, tepeleri, nehirleri aşarak okula gidip gelmiş, köyünden çıkan ilk kimya öğretmeni olmayı da başarmıştır.
Sırf spor aşkından, köyünde en zor işlere talip olmuş, en çok ekini o dikmiş, en çok hayvanı o gütmüş. Kimya öğretmenliği yaparken bir yandan da sporcular yetiştirmiş, şampiyon takımlar kurmuş. 28 yıl önce, 30 yaşındayken katıldığı İstanbul Maratonu’nda ilk kez koştuğu 42km 195 metrelik mesafeyi Türk kadınlarda birinci olarak tamamlayınca, hayatında yeni ve zor yollar açılmış. Geçim sıkıntısını koşulardan kazandığı ödüllerle aşmaya çalışmış. 40 yaşında tesadüfen tanıştığı ultra maratonlarsa onu bu alanda dünyanın sayılı sporcularından biri haline getirmiş. Rakiplerinin devlet desteğiyle, kalabalık takımlarla katıldığı ultra maratonlara yıllarca tek başına gitmiştir benim canım Bakiye Ablam. Türk Bayrağını sayısız kere tek başına taşımış, Milli Marşımızı tek başına dinlemiştir.
Ona camiada “Ultra maratonun yalnız ve cesur kızı” derler. Yazdığı kitabın adı da zaten “Cesaret Yalnızdır”. Okursanız, azmi de, başarıya giden yolu da yaşarsınız. Sırf geçen sene koştuğu yarışlar, elde ettiği başarılar bu köşeyi aşar. Var mı haberiniz? Yok. Neden? Sosyal medyayla işi, kaybedecek zamanı yok. Çalışmakla, koşmakla meşgul. Koca basında manşetlerde herkese sayfa sayfa yer var da, bir ona mı yer yok diye düşündüm. Benim yerim var dedim, yazıyorum. Yazıyorum ki, gerçek cesaret ve başarı nedir kayda geçsin. Esas hakkı teslim edilmesi gerekenlerin de hakkı teslim edilsin. İlk ve en iyi tanıdığım, Likya Yolu Ultra Maratonu’nda beraber 256km koştuğum Bakiye Duran’dan başladım yazmaya. Çünkü o 100km’leri koşarken, biz sokakta koşmayı bile aklımıza getirmiyorduk henüz. Bize cesaret, ilham verdi. Yol gösterdi. Öncü oldu.